biz zaten ölmek için yaşıyoruz be hayat indir
Biz zaten ölmek için Yaşıyoruz be hayat Hakkı YALÇIN. EGM -odsgm.meb.gov.tr - PA: 1. dönem BEKÇİLİK SINAVI SÖZEL SAYISAL soru kitapçığı FULL PDF indir! Türkçe, Matematik, Fen
Evet öyledir bız zaten ölmek ıcın yawıyoruz be Hayat!!!!!🤒🍷🚬🚬🥃
Serie 298. Book. liberta 3 months ago. Harold ve Maude. Hal Ashby. 2 Gönderi. Spoiler içeriyor Hayata ve aşka bakış açımızı değiştirecek, resmen tabularımızı yıkan , çok bilinmeyen kült filmlerdendir kendisi. Hele Maude karakterine sizler de aşık olacaksınız :) geçelim filmimize. 20 li yaşlarında olan Harold ve 80
Yanişu an, hiçliğin doruklarında, hayata karşı yenilmiş ve yerlerde sürünenler olarak, kaybedenler olarak, siz nelere gereksinim duyuyorsanız, sizin gereksindikleriniz başkalarının ritüel bir hayat standardı olmuş ve daha fazlası için koşturuyor. E zaten kaybedenin koşacak ne mecali ne ayağı kalmış, ne ateşi ne de ruhu.
Site De Rencontre Gratuit Et Sérieux Belgique. Adam dirildiği için bir yabancılaşma, yalnızlaşma, umutsuzluk ve huzursuzluk yaşıyor. Bunları biz diriyken de yaşıyoruz. Hem yoğun bir şekilde. Adam yemekten içmekten zevk almıyor. Peki biz zevk alıyor muyuz bundan? Dinsel, mitolojik gönderme ve çağrışımlarla ilişkili bir kitap olan D. H. Lawrence’in “Ölen Adam” adlı kitabını okudum. Kitapta öldükten sonra kefeniyle dirilen bir adamın öyküsü anlatılıyor. Peygamber İsa’yı çağrıştırıyor adam bu anlamda. Kitapta da buna yönelik göndermeler var. Eski Mısır’a kadar uzanıyor öykü, mitolojik bir yapıya bürünüyor. Ama yabancılaşmayı, insanın içindeki hırsı, beklentiyi, kurnazlığı da ortaya koyuyor yer yer. Dirilen adam kefeniyle köye geliyor ve burada bir köylü ile karşılaşıyor. Köylü korkuyor, ama adama onu saklamayı öneriyor. Adam, kimseye söylememesini tembih ediyor varlığını ve köylünün avlusunda yatıyor, onun verdiklerini yiyor. Ama hiç zevk almıyor yemek içmekten. “Gene de, — yaşamak gerektiğine göre — bir parça ekmeği suya bandı, yedi. Ama içinde, istek, ölmüştü; yemek, içmek isteği bile.” [1] Ne ölü, ne de diriydi sanki o. “Yalnızdı; ölmüş olduğu için de yalnızlığın bile ötesindeydi.”[2] Çoğumuz bu keskin ve yabancılaşmanın yol açtığı yalnızlığın ötesinde yaşamıyor muyuz zaten? Bu yalnızlık da değil aslında, insanı kendisine ve her şeye yabancılaştıran, hiçbir şey ürettirmeyen ve ölümü bekleyen bir durum. Haydi bu adam ölmüş de dirilmiş, üzerine toprak atılmış. Peki soruyorum Üzerine henüz toprak atılmamış ne kadar ölü var dünyada? Çok değil mi şöyle bir düşününce; o zaman ölmek için üzerine toprak atılmasına gerek yok. Nefes alıyor olabilirsin, ama bu yaşadığını göstermez. Belki de çoktan ölmüşsündür, sadece zaman dolduruyorsundur. “… umut kırıklığından başka bir şey yoktu, bomboştu içi.” [3] Adam dirildiği için bir yabancılaşma, yalnızlaşma, umutsuzluk ve huzursuzluk yaşıyor. Bunları biz diriyken de yaşıyoruz. Hem yoğun bir şekilde. Adam yemekten içmekten zevk almıyor. Peki biz zevk alıyor muyuz bundan? Çoğu zaman bir robot gibi hissetmeden rutin bir şekilde yiyip içmiyor muyuz? Tat bile hissetmiyoruz. Yoksa biz de ölü müyüz? “Gün batarken köylü eşeği ile birlikte evine döndü “Efendi!” dedi, “cesedin bahçeden çalındığı söyleniyor, mezar da boş, askerler de yaka paça götürülüyor, yere batasıca Romalılar! Kadınlar da ağlamak üzere orada duruyor. Ölmüş olan adam, ölmemiş olan adama bakıyordu. “İyi,” dedi. “Ağzından bir söz kaçırma, kurtuluruz.” [4] Sonra Magdalena ile karşılaşır “Efendim!” dedi kadın, “sana nasıl, nasıl ağladık! Bize gelecek misin gene?” “Olan oldu, biten bitti; benim için, son da geçti bitti,” dedi adam. “Dere, onu dolduracak yağmurlar durana değin akacak, sonra kuruyacaktır. Benim için o hayat artık sona erdi.” [5] Adam ölüm içinde olduğunu bilmektedir. Bunun farkındadır ve gitmesi gerektiğinin de. Biz yaşamın içinde bunu fark etmeyiz çoğunlukla, ama bazen bir yerelere gitmemiz gerektiğini düşünürüz. Kimse bizi zorlamaz gitmemiz için, ama sanki içgüdüsel bir şekilde gitmek isteriz. Burada dirilen adam, köylüye kendisini sakladığı için biraz para verir, arkadaşından almıştır parayı. Köylü ise kurnaz bir şekilde “İstemez, yan cebime koy.” der. Adam bunun farkındadır. “Ama ölmüş olan adam üzgündü, çünkü köylü oracıkta küçük, kişisel bedeniyle duruyor; gözleri kurnaz kurnaz, sonraları paraca daha büyük ödüller koparmak umuduyla parlıyordu.” [6] Beklenti her şeyin üstündedir, hayatın içinde. Bir kez bir şey elde etmişsek, o şeyi, ya da daha fazlasını elde etme beklentisi içinde oluruz hayatın içinde. İşte burada köylü, saklamaya çalışsa da her hareketinden, bakışından beklentisi açığa çıkıyor. Hayat da böyledir. Kitabın bir de mitoloji ile ilişkilendirilen, Mısır Mitolojisi İsis ve Osiris ikinci bölümü var. Ben kitaptan dinsel ya da mitolojik çıkarımlar yapmak yerine, içinde yaşadığımız hayata yönelik çıkarımlar yaptım. Bir solukta okunan ve akıcı bir dille yazılmış kitaplardan bu. Kitabı okuyup bitirince insan huzursuz oluyor, yabancılaşmayı hissediyor ve kendi kendisine şöyle soruyor Acaba ben yaşıyor muyum, yoksa zaman mı dolduruyorum? Yaşamaktan zevk mi alıyorum, yoksa rutin bir şekilde tatminsiz bir yaşam mı sürüyorum? Acaba ben de ölüp dirildim de, bunun farkında değil miyim? Ya peki siz, sizler de yaşıyor musunuz? Yaptıklarınızdan, yediklerinizden zevk alıyor musunuz? Yoksa yaşayan birer ölü müsünüz? Erol Anar [1] D. H. Lawrence “Ölen Adam”, Çeviren Bilge Karasu, Adam Yayınları, Birinci Basım 1962, İstanbul,epub, sayfa 15. [2] Age, sayfa 11. [3] Age, sayfa 15. [4] Age, sayfa 17. [5] Age, sayfa 19. [6] Age, sayfa 22.
Sayfa İçeriği Stephen Hawking Sözleri, Stephen Hawking Sözleri Türkçe, Stephen Hawking Sözleri 2019, En Anlamlı Stephen Hawking Sözleri, Stephen Hawking Sözleri Facebook, Özlü Stephen Hawking Sözleri İngiltere doğumlu olan ve 2018 yılında aramızdan ayrılan dünyanın en ünlü fizikçilerinden olan Stephen Hawking Sözlerini sizler ile buluşturuyoruz. Hoşunuza giden En Anlamlı Stephen Hawking Sözlerini sosyal medya hesaplarınızdan paylaşabilirsiniz. Stephen Hawking Sözleri Editörün Seçimi Akıllı insanlar, aptal insanlar tarafından deli zannedilirler. Stephen Hawking "Sessiz insanlar en gürültülü zihinlere sahiptir." Kara delikler resmedildikleri kadar siyah değildir. Onlar bir zamanlar düşünüldüğü gibi ebedi hapishaneler değildir. Kara deliklerin içinden bir şeyler, hem dışarı hem de başka bir evrene geçiş yapabilir. Yani kendinizi bir kara deliğin içindeymiş gibi hissediyorsanız, asla pes etmeyin, çıkış yolu vardır.” Okulda ortalamayı geçemeyen bir öğrenciydim. Çok zeki öğrencilerin olduğu bir sınıftı. Ödevlerim düzensizdi ve öğretmenlerim el yazımdan şikayetçilerdi. Ama sınıf arkadaşlarım herhalde benden daha iyi şeyler çıkacağını ön görerek, bana 'Einstein' lakabını takmışlardı. 12 yaşımdayken, bir arkadaşım başka bir arkadaşımla 'benim hiçbir yere gelemeyeceğim' üzerine bir çanta dolusu şekerine iddiaya girmişlerdi. İddianın sonucunu bilmiyorum.. Neye göre karar vereceğiz ki? Sevdiğimiz insanlara yuva olmasaydı evrenin bir anlamı olmazdı. “Einstein, Tanrı zar atmaz’ derken hatalıydı. Kara deliklerin varlığı, Tanrı’nın yalnızca zar atmakla kalmadığını, bu zarları göremeyeceğimiz yerlere atarak bizi şaşırttığını da gösteriyor” ’Milyonlarca yıl insan türü hayvanlar gibi yaşadı. Ancak sonra bir şey oldu tüm hayal gücümüzü ortaya çıkaran. Konuşmayı ve dinlemeyi öğrendik. Konuşma fikirlerin iletişimini sağladı, insanlığın birlikte çalışıp imkansız şeyler başarmasını da. İnsan türünü.’’ Önemli olan bedeninizdeki engeller değil, kafanızdaki tembelliklerdir. Bir süper kahraman olmayı seçecek olsam Süpermen olurdum. Süpermen’de bende olmayan her şey var. "Yapay zeka, yeryüzünde insan ırkının sonunu getirebilir." "Eğer uzaylılar bizi ziyaret ederse, sonuç, pek muhtemel Kolomb’un Amerika’ya ayak bastığındaki gibi olur. Bu da yerli Amerikalılar için çok iyi olmamıştı." "Uzaya yayılmadığımız sürece insan ırkının önümüzdeki bin yıllarda hayatta kalabileceğini sanmıyorum. Bir tek gezegenin başına gelen çok sayıda kaza var. Ama ben bir iyimserim. Yıldızlara ulaşacağımıza inanıyorum." "Zaten var olan yollar üzerinden gelecek olan mükemmel bir teoriye inanmıyorum. Bizim yeni bir şeye ihtiyacımız var. Bunun ne olabileceğini tahmin edemeyiz ya da ne zaman bulacağımızı çünkü eğer bilseydik, çoktan bulmuştuk da! Bu 20 yıl içerisinde gelmeliydi, ancak belki de hiç bulamayacağız." "Hayatım boyunca büyük sorularla yüzleşmekten büyük zevk aldım ve onlara bilimsel yanıtlar vermeye çabaladım. Belki de bu yüzden fizik üzerine yazdığım kitaplarla Madonna’nın seks üzerine yazdığı kitaplardan daha çok kitap sattım." “Yaşam ne kadar kötü gözükürse gözüksün, her zaman başarılı olacak bir yol vardır. Hayat varsa, umut da vardır.” “Keşfedebileceğimiz ve anlayabileceğimiz mantıklı kurallarla yönetilen bir evrende yaşıyoruz. Ayaklarınıza değil, gökyüzüne bakın. Gördüğünüz şeylerin mantığını anlamaya çalışın. Evren’in neden var olduğunu düşünün. Meraklı olun.” “Ölümden korkmuyorum ama ölmek için acele de etmiyorum. Daha yapmak istediğim çok şey var.” “Zeka değişime ayak uydurabilme becerisidir.” “Dikkat ettim de, her şeyin kaderde yazılmış olduğunu ve kaderi değiştirmek için hiçbir şey yapamayacağımızı iddia edenler bile, karşıdan karşıya geçmeden önce sağa sola bakıyor.” Seksle kıyaslayamam ama sanırım bunun orgazmı daha uzun sürüyor. Engelli bir bireyseniz, büyük ihtimalle bu sizin suçunuz değildir fakat insanlardan acıma beklemenin ya da dünyayı suçlamanın bir yararı da yoktur. Olumlu bir tavır takınmalı ve içinde bulunduğunuz durumu en iyiye döndürmeyi bilmelisin. Fiziksel bir engeliniz varsa, bunu psikolojik bir engele dönüştürmeyin. Bana göre, fiziksel engelli biri, kendisine fazla engel teşkil etmeyecek fiziksel aktivitelere yönelmeli. Sanırım, Paralimpik Olimpiyat Oyunları pek ilgimi çekmiyor. Bana söylemesi kolay, çünkü atletizm oldum olası ilgimi çekmemiştir. Diğer yandan bilim, engelli insanlar için çalışabilecekleri uygun bir alan. Çünkü olayın çoğu zihinde bitiyor. Elbette, deneysel çalışmalar biraz problem çıkartabilir ama, teorik düşünmek de oldukça ideal. Benim engellerim, çalışma alanım olan teorik fizikte bana büyük bir sorun teşkil etmiyor. Aslına bakarsanız bana faydaları da dokundu. Derslerden ve yönetimsel işlerden muafım. Engellilik hayatım boyunca karımdan, çocuklarımdan, iş arkadaşlarımdan, öğrencilerimden aldığım yardımı es geçemem. İnsanların size yardım etmeye hazır olduklarını anladım. Yeter ki, yardımlarının işe yarayacağına dair bir şeyler gösterin onlara. Elinizden gelenin en iyisi yapın. Her şeyin önceden belirlenmiş olduğunu, yapacak bir şeyin olmadığını iddia eden insanların bile, karşıdan karşıya geçerken sağına ve sollarına baktıklarını farkettim. Ayaklarınıza değil, gökyüzüne bakın. Gördüğünüz şeylerin mantığını anlamaya çalışın. Evren’in neden var olduğunu düşünün. Meraklı olun. “Hiçbir fikrim yok. seviyesiyle övünen insanlar zavallıdır.” “Sessiz insanlar en gürültülü zihinlere sahiptir.” “Eğer uzaylılar bizi ziyaret ederse sonuç; Kolomb Amerika’ya ilk ayak bastığında Yerli Amerikalıların durumu nasılsa, bizim de durumumuz öyle olur. Bu yüzden istenmeyen durumlarla karşılaşmamak için, kendimizi daima geliştirmeliyiz.” “Eğer bunun cevabını bulursak, bu insan mantığının da nihai zaferi olur ki bununla birlikte Tanrı’nın aklını da anlayabiliriz.” “Hayatım boyunca büyük sorularla yüzleşmekten büyük zevk aldım ve onlara bilimsel yanıtlar vermeye çabaladım. Belki de bu yüzden fizik üzerine yazdığım kitaplarla Madonna’nın seks üzerine yazdığı kitaplardan daha çok kitap sattım.” “Ünlü olmamın kötü yanı, tanınmadan dünyada herhangi bir yere gidemiyor olmam. Siyah güneş gözlüğü ve peruk takmam yeterli değil. Tekerlekli sandalye beni ele veriyor” ’Biz, oldukça ortalama bir yıldızın ufak bir gezegenindeki gelişmiş maymun türleriyiz. Fakat evreni anlayabiliyoruz. İşte bu bizi çok özel kılıyor.’’ ’Evrenin sınırlılığı hakkında çok önemli bir şey olmalı, sınırsız bir evrenden daha özel ne olabilir?’’ "Kusurluluk olmasaydı, ben ve siz var olamazdınız" "Kitaplarımın, havalimanlarındaki kitapçılarda satılmasını istiyorum" Dünyanın temelinde yatan düzeni anlamayı çok istiyoruz. Bugün bile neden burada olduğumuzu ve nereden geldiğimizi bilmeye can atıyoruz. İnsanlığın bilgi için duyduğu bu en derindeki arzu, sürekli arayışımız için yeterli gerekçeyi sağlıyor. Amacımız, içinde yaşadığımız evreni eksiksiz tanımlamaktan başka bir şey değil "Evren hakkında anlaşılması en zor şey anlaşılabilir olmasıdır." "Denklemler benim için çok daha önemlidir, çünkü politika bugün içindir, oysa ki bir denklem sonsuzluk içindir." "Bilginin en büyük düşmanı cehalet değildir. Bildiğini zannetme sanrısıdır.” Uzay ve zaman evrende olan her şeyi etkilemekle kalmaz, aynı zamanda her şeyden etkilenir de. Kuantum fiziği,doğanın yasalarla yönetildiği düşüncesini yıkmaya çalışıyor gibi görünebilir,ama durum bu değildir. Tersine yeni bir determinizm anlayışını kabul etmemiz için bize yol gösterirDoğanın yasaları belirli bir sistem için kesin bir geçmiş ve gelecek saptamak yerine,farklı geçmiş ve gelecek olasılıkları’ saptar. Zaman ileri doğru aktıkça evren genişlemektedir, eğer geriye aksaydı evren büzülecekti. Nesnel bir gerçeğin var olduğuna inanmak için gerçekten bir nedenimiz var mı? “Biz, oldukça ortalama bir yıldızın ufak bir gezegenindeki gelişmiş maymun türleriyiz. Fakat evreni anlayabiliyoruz. İşte bu bizi çok özel kılıyor.” “Bir kurbanın, eğer ki istiyorsa, kendi yaşamına son verme hakkı olmalıdır. Ancak bence bu büyük bir hatadır. Yaşam ne kadar kötü gözükürse gözüksün, her zaman yapabileceğiniz bir şeyler vardır. Mutlaka başarabileceğiniz bir şeyler vardır. Yaşamın olduğu yerde, umut da vardır.” “Bence beyin bilgisayar gibi bir program. Dolayısıyla teoride beyni bilgisayara kopyalamak mümkün. Bu sayede bedenen öldükten sonra bile bir yaşam formu oluşturulabilir. Ancak şu anki imkanlarla bunu gerçekleştirmemiz mümkün değil.” “Tanrı var olabilir, ama bilim evreni bir yaratıcıya ihtiyaç duymadan açıklayabilir.” “Hayat komik olmasa, trajik olurdu.” “Açıkçası engelimden dolayı yardıma ihtiyacım var. Ama her zaman kendi şartlarımın üstesinden gelebilmek ve mümkün olduğunca dolu bir hayat yaşamak için çabaladım. Antarktika’dan sıfır yer çekimine, dünyayı gezdim.” Din ve bilim arasında önemli bir fark vardır. Din, otoriyete kuruluyken; bilim, gözlem ve mantığa dayanır. Bilim galip çıkacaktır, çünkü işe yarar. Kadınlar tam bir muamma. “Birisi bir daha size hata yapmanızdan şikayetçi olursa, ona bunun iyi bir şey olabileceğini söyleyin. Ne sen, ne ben hatasız bir şekilde varoluruz.’ deyin.” Kuantum mekaniği temel olarak bilmediklerimizin ve öngörüde bulunamadıklarımızın bir kuramıdır. Zaman yolculuğunun mümkün olmadığı ve hiçbir zaman olmayacağı konusunda sahip olduğumuz en iyi kanıt gelecekten turist sürüleri tarafından istila edilmemiş olmamamızdır. Fakat insanlar, bir kişinin neyi seçeceğinin tahmin edilebilir olması ile seçiminde özgür olmadığı düşüncesini karıştırma eğilimindedirler. Yanıt EVETTİR. Fakat pekâlâ olmayabilirde, çünkü neyin belirlenmiş olduğunu hiçbir zaman bilemeyiz. Son araştırmalar dört kişiden üçünün dünya nüfusunun yüzde yetmiş beşini oluşturduğunu söylüyor. "Biz ve evren niçin varız?" sorusunu yanıtlayabilirsek, insan aklının en büyük zaferi olacak. ... şu anda evrendeki uzak yerlerde ne olduğunu bilemiyoruz görebildiğimiz uzak yıldız kümelerinden bize gelen ışık onları terkedeli milyonlarca yıl oldu. Görebildiğimiz en uzak nesneden gelen ışık yola çıkalı neredeyse sekiz milyar yıl geçti. Yani evrene baktığımızda onun geçmişteki durumunu görmekteyiz. "Ey buradan içeri giren, tüm umudunu geride bırak."
BİR gülün açmasındaki sihri izlemek için kaç mevsim harcadığımı ben biliyorum. Aşkın şark hizmetini yıllar önce gönüllü olarak yaptım. Bir yanlışım doğrularımı götürdü. Her parçamı bir yerde bıraktım. Şarkılarımı eski zaman insanlarına, aşkı televizyon dizilerinde tüneyen zibidilere, memleketi kurtarma hikayelerini de oturduğu yerden ahkam kesenlere bıraktım. ***** Sadece yazarak kazandım hayatımı. Ne kör ihtirasım oldu ne haksız kazançla dirsek temasım. Yalan değil öfkemi bileylediğim zamanlarım çoktur. Kırk kanatlı yalanlar ülkesinde kıt kanaat yaşamaktan gurur duydum. Her zaman söylerim, "namuslu bir gazetecinin milyon dolarları olmaz!" O yüzden şerefi haysiyeti o züppelerin şarap mahzenlerindeki etiketli resimlerine bıraktım. ***** Kelimelerden kurduğum bir evde parantez içinde yaşıyorum. Güz bahçelerim de var söz bahçelerim de. Onlara gözüm gibi baktım. Çocukları taşır yük trenlerim. Mavi cümlelerimi sadece çocuklara rezerve ettim de siyahları takım elbiseli cellatlara bıraktım. ***** Küçük el radyolarıyla büyütülen çocuklarla teknolojiyle büyütülen çocuklar arasındaki farkı gördükten sonradır ki acılarım da büyüdü. Nostaljiyi sevdim teknolojinin canı cehenneme! O yüzden emeklerken bizlere sevmeyi öğreten o mahalle insanlarını özlemekle geçti yıllarım. Bir akrebin intiharına duyduğum saygıyı elinde silahla yaşayan insanlara duymadım. Şimdiki zamanın acımasızlığına insanlığımdan utanarak baktım. Aradıklarımı bir daha bulamayacağımı bildiğim için... Kayıp ilanlarına göz atmayı magazin meraklılarına bıraktım. ***** Mesele yastığa sarılıp uyumak değil; mesele yaslanacak omuz bulmak. O kadar çok arkadaş ve dost ölüsü gördüm ki insanlara inancım kalmadı. Satın alacak mezar toprağı da kalmadı ya da vaktim olmadı. Hayatın ölümle imzaladığı anlaşmayı bugüne kadar hangi canlı bozabilmiş! Yaşamakla pamuk ipliğiyle kurduğum bağlantıyı çoktan koparttım! Aklımı çocuklarda! Gözlerimi arkada bıraktım! BİRLEŞMİŞ! Dünyayı sömüren ülkeler adaletsizliğin temelini yıllar önce attılar. Amerika'nın ilham aldığı İngiltere ve Fransa hala Afrika ülkelerini sömürmeye devam ediyor. Ardından da "soykırım masalına" sığınıyorlar. Afrika'da kuyu açmak için para biriktiren onurlu insanlar, Afrikalı çocukların bu damla suya muhtaç olduğunu biliyor. Sömürüye "Fransız kalan" ahlaksız ülkeler de, Afrika'nın kanını emerek beslenmeyi sürdürüyor. Ve bütün dünya bu acımasız "kan emicileri" izlemekten keyif alıyor. Birleşmiş Milletler dedikleri böyle bir şey işte. Birleştikleri ortak nokta ortadayken! MUTLULUK TAKVİMİ Birini gözünden yaş gelene kadar güldür. Çiçeklere su ver. Vicdanının sesini dinle. Diş fırçanı yenile. Mavi düşün pembe hayal kur. Tek kişilik bir aşk var Kırılmış aynalarda Seni tanıyan nasıl Sensiz kalabilir ki Sil baştan demek kolay Unutmak zor Bu hayat her zaman Bildiğini okuyor İhtimallerde yoksan Bari aşkı hatırlat Bu kalbi sevmek için Taşıyoruz be hayat Bizim neyimiz noksan Ömrümüze ömür kat Biz zaten ölmek için Yaşıyoruz be hayat Hakkı YALÇIN Yasal Uyarı Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın. Harabe! 10 Ağustos 2022, Çarşamba FENERBAHÇE'DE yine eski yanlışların yeni versiyonu. Ümraniye karşısında çok zaman ezilen bir takımda geçen sezonun... Sülükler! 10 Ağustos 2022, Çarşamba MESELE sadece fiyat artışları değil, mesele çocuklarımızın kanını emen sülükleri işaret etmek. O kansızlar tarihi... Abim için! 09 Ağustos 2022, Salı HAFTA sonu abim Mehmet Yalçın'ı kaybettim. Uzun süredir tedavi görüyordu. Pankreas kanseriyle çok mücadele etti,... İnsanlık 05 Ağustos 2022, Cuma AFRIKA'DAKI çocukların görüntülerine bakıyoruz da koca dünyada onların yüreklerine su serpecek birileri yok. Babalar... İnsani! 04 Ağustos 2022, Perşembe FUTBOL sezonu açılıyor. Deplasmanlarda seyirci yasağı da kalktı, üstelik maç öncesi konserler de verilecek. Rakip...
Bazen ufacık bir şey beni çocukluğuma götürmeye yetiyor. Geçen hafta sonu Görkem gıda belgeselinde elma şekerini yapılışını izlemiş. Anne ben hiç elma şekeri yemedim deyince bi düşündüm aslında küçükken yedi de hatırlamıyor. Neyse evde yapalım çocum dedim sıvadık kolları. Maksat hem yapmak, yemek hem de kaliteli zaman geçirmek ; Çocukluğuma uzun bir yolculuğa çıktım sanki... Elma şekeri ve pamuk şeker diğer yiyeceklere göre daha özel yiyeceklerdi. Yani onları satanlar her zaman bizim mahalleye gelmezdi. Çarşıda ilçenin göbeğindeki parkın önünde satılırdı onlar. Bir de mahallemizden geçsin diye yolunu gözlediklerimiz vardı. Çekirdekçi amcanın evi bizim mahalledeydi sabah zaten çok erken gittiği için görmezdik pek. Akşam üzerileri üç tekerlekli bisikleti göze çarpardı ilk önce, ardından beyaz kirli sakalları ve ponponlu şapkasıyla ağır aksak bisikletiyle birlikte yürürdü, sanki yılların yorgunluğu omuzlarına çökmüşçesine... Gazete kağıdından kıvırarak yaptığı külahlara bardağı 10 kuruş olan çekirdeği yorgun elleriyle doldururdu. Külaha doldurulan çekirdeği ortamızdaki arkadaşımıza verip, yan yana otururduk. İtfaiyenin suladığı yolun toprak kokusu burnumuza çalarken ılık bir akşam üstü masum çocuk sohbetleriyle çıtırdatırdık çekirdeklerimizi... Hele o sıcak yaz günlerinin öğleden sonralarında "dondurmacııııııı" diye bağıran dondurmacı amcayı dört gözle bekleyen, sade dondurmadan başka çeşiti olmayan dondurmayı 25 kuruş kadar külahlara doldurtan, mutluluğu da külahın üstüne koyan masum çocuklardık bizler. Dondurmasını alan çocuk yavaş yavaş yalardı hiç bitmesin bu mutluluk diye kimisi çarçabuk bitirirdi sanki mutluluğu elinden alınacak gibi, sona kalan çocuğun dondurmasına bakardı herkes sanki kendileri hiç yememiş gibi Ahh çocukluk ne güzel şeysin, ne kadar masumsun.... Çok nadirde olsa halka tatlıcı geçerdi. Minik beyaz kağıtlara sarar, şerbetini akıta akıta yerdik bütün mahallenin çocukları. Ağzımızı silecek peçete aramazdık. Hangimizin evine yakınsak onların bahçesindeki çeşmeden hem suyumuzu içer, hem elimizi yüzümüzü yıkardık. Aslında derste öğretmenimiz sıkı sıkı tembih ederdi. Açıkta satılan yiyecekleri almayın diye ama onlar açık değildi ki camekanlı arabada satılıyordu. Bir yandan suçluluk hisseder, diğer yandan da almadan ve tüketmeden kendimizi ala koyamazdık. Çok masum çocuklardık bizler çünkü bizim zamanımızdaki büyüklerde iyi yürekli ve güvenilirdi. Oysa şimdi insan ne komşusuna ne akrabasına güvenebiliyor. Bırakın açıkta satılan yiyeceği almayı, marketlerden kapalısını alıp yedirirken hatta komşunun verdiğini çocuğumuza yedirirken düşünür olduk...
Koronavirüs salgını nedeniyle sosyal problem yaşayan yaşlı insanlara ücretsiz terapi uygulayan Uzman Psikolog Meleknur Alevcan, İsveç Lulea Teknik Üniversitesi tarafından verilen “Yılın Onur Ödülü”ne layık görüldü. Alevcan yabancı dillere olan ilgisi nedeniyle İngilizce dışında ikinci bir dil öğrenmek için Ankara Üniversitesi Rus Dili ve Edebiyatı’na kaydolmuş. İnsanlara yardımcı olmayı gönülden sevdiği için, geleceğe dair yaptığı kariyer planlamasını buna göre hazırlayan genç, psikoloji okumaya karar verip burslu olarak Lulea Teknik Üniversitesi’ne başlamış. Yaşlıların yanı sıra geçtiğimiz haftalarda yaşanan İzmir depreminden etkilenen kişilerle de ücretsiz terapi hizmeti sunmuş. Down Sendromlular için garson olan, görme engelliler için kitap okuyan, yetimlere bakıcı ablalık yapan Alevcan yüzlerce insanın hayatına dokundu. Rusya ve Amerika’da da eğitimler alan Meleknur Alevcan ile eğitim macerasını ve virüs psikolojisini konuştuk. KORONAVİRÜS Dünyaya ilaç olduk53 ükeye tıbbi malzeme yardımı yapıldı OLAĞANÜSTÜ BİR KÜLTÜRLE HARMANLANDIM İsveç’te devletin sağlık politikalarını etkileyecek kadar yenilikçi bir yaklaşım olarak görüldü yaptığınız. Ödül de aldınız. Siz nasıl değerlendiriyorsunuz?İsveç’te koronavirüs pandemi sürecinde yaşlılara ve sağlık çalışanlarına yönelik verdiğim gönüllü terapi hizmetinden dolayı onur ödülünü almaya hak kazandım. Akademinin önde gelen isimleri, rektörümüz ve İsveç medyası bu duruma çok büyük ilgi gösterdi ve beni takdir etti. Fakat kendi perspektifimden baktığım zaman, böyle bir ödüle layık olacak kadar büyük bir şey yaptığımı düşünmedim hiç. Türk kültürü içinde doğup büyüdüğüm için aslında kendi kültürümüze göre ’zaten olması gerekeni’’ yaptığımı düşünüyorum. Ben yardımsever, çıkar gözetmeksizin ihtiyacı olanın elinden tutan, misafirperver, karşısındakini kendinden daha fazla düşünen olağanüstü bir kültür ile harmanlandım ve bu da kendi kişiliğimi şekillendirdi. Kaynağın kesinlikle bu olduğunu düşünüyorum. GÜNDEM Türkiye’nin yıldızı daha da parlayacak Gönüllü terapiye nasıl ve ne zaman başladınız? Seanslar online çevrimiçi olarak mı gerçekleşiyor?Gönüllü terapi vermeye koronavirüs pandemisinin başladığı ilk anlarda İsveç’teki yaşlı bakım evlerine ziyaretçi yasağı gelmesi ile başladım. Yaşlıların kendilerini aşırı derecede yalnız, izole olmuş ve depresif hissetmeleri hakkında bir haber okumuştum. O haber ile yalnız kalan ve yalnız ölmekten korkan yaşlıların endişelerini çok iyi anladım ve elimden geldiğince psikolojik destek vermek istedim. Tüm seanslar online gerçekleşiyor. Akıllı telefonlar, tabletler ya da bilgisayar aracılığıyla görüntülü arama şeklinde. DÜNYA Teşekkürler Türkiye Gerçek dost kötü zamanda belli oluyor, İtalya seni seviyor TEMEL PROBLEM YALNIZLIKYaşlı insanlar daha çok ne anlatıyor? Dert ve istekleri neler? Siz onlara ne öneriyorsunuz?İsveç’teki yaşlı insanların en büyük sorunu yalnızlık. Kültürel olarak bizim aile yapımızdan çok farklı, daha bireysel bir yapıya sahip oldukları için yaşlılar ile ailelerinin bağları zaman geçtikçe azalıyor. İstatistiklere bakıldığı zaman İsveç ve İskandinav ülkelerinde yalnız ölen yaşlı nüfus oldukça yüksek. Dolayısıyla bu yaşlı grup ile gerçekleştirdiğim terapilerde de benim gözlemlediğim en temel problem, yalnız ölmek istememeleri. Kendilerine artık ihtiyaç duyulmadığını düşünme, fiziksel ve psikolojik olarak pasifize olma, depresyon, anksiyete, fobiler de yaşlıların yaşadığı problemler arasında. Yaşlı insanların en büyük isteği, kendi aile bireyleri tarafından da onları merak edip arayıp soran birilerinin olması. Fakat maalesef çoğu bu duygudan mahrum bir şekilde yıllarını geçirmişken benim bir yabancı olarak ve ücret talep etmeden onları düşünmeme ve böyle bir terapi hizmeti veriyor olmama çok büyük şaşkınlıkla tepki veriyor ve tabii ki çok mutlu oluyorlar. Bu beni de mutlu ediyor. KORONAVİRÜS İngilizlerin gündemi Türkiye'nin yardımı Tarihte bir ilk Hedefleriniz neler? Şu an hem İsveç hem de İstanbul’daki kliniğimde psikoterapi hizmeti vermekteyim. Fakat koronavirüs dolayısıyla online terapi vermeye devam ediyorum. Terapileri İsveççe, Türkçe, İngilizce, Rusça ve Norveççe dillerinde yaptığım için uluslararası çalışıyorum. Yakın gelecek planlarım arasında da psikoloji alanında doktora eğitimime başlamak var. DÜNYA Pentagon'dan Türkiye'ye tıbbi yardım teşekkürü Örnek liderlikten dolayı müteşekkiriz Son olarak koronavirüs nedeniyle düzeni bozulan, hayatla ilişkisi kısıtlanan insanlara ne söylemek istersiniz?Unutmamalıyız ki bu problemi küresel çapta yaşıyoruz, yalnız değiliz. Bu süreçte kontrol edemeyeceğimiz durumlara odaklanmak yerine kontrol edebileceğimiz durumlara odaklanmamız çok önemli. Koronavirüs salgınını kontrol edemesek de salgına vereceğimiz tepkilerimizi ve düşüncelerimizi kontrol etmek bizim elimizde. Felaket senaryoları yazmak ya da bunun mevcut olduğu platformlarda gezinip anksiyetemizi tetiklemek yerine; olumlu düşünmek ve bu durumdan da alınacak birçok güzel ders olduğunu, üzerinde hiç düşünmediğimiz günlük rutinlerin bile aslında ne kadar değerli olduğunu fark etmek bizim elimizde. Bu sürecin de elbet bir gün geçeceğinin bilincinde olmalıyız. Sosyal mesafe, sosyal izolasyon anlamına gelmez. Mesafemizi koruyarak da sevdiklerimizle görüşebilir, gerekirse online platformlar üzerinden iletişimimizi sürdürmeye devam edebiliriz. Evde veya dışarıdaki müsait alanlarda yapacağımız düzenli egzersizler, Mindfulness gibi zihinsel rahatlatıcı alıştırmalar da psikolojik sağlığımız için çok önemli. Fakat yine de bu dönemde kişiyi fazlasıyla rahatsız eden anksiyete bozuklukları, obsesif kompulsif bozukluklar, depresyon ya da diğer herhangi bir psikolojik rahatsızlık yaşanıyorsa, mutlaka bir uzmandan yardım alınması gerekmektedir. Dünyanın çeşitli ülkelerinde huzurevleri terk edildi. İsveç’te yaşlılara bakış nasıl?Ne yazık ki İsveç’te yaşlılara yeteri kadar değer ve saygı gösterilmediğini düşünüyorum. İsveç’in başbakanı ve epidemiyoloğu da yaptığı açıklamalar ile yaşlıları yeterince iyi koruyamadıklarını ve pandemi sürecinde yaşlılara yönelik uyguladıkları stratejide hata yaptıklarını dile getirdiler. Benim özellikle yaşlı gruba bu hizmeti sunma amacım da bu problemi çok erken fark etmem oldu zaten. Ölüme terk edildiklerini ve kimsenin onları umursamadığını düşünmelerini istemediğim için onlara destek vermek ve ’sizi umursayan biri var’’ demek istedim. İzmir’e psikolojik destekTerapi dışında hangi gönüllü faaliyetlerde bulundunuz?Bunun dışında ülkemizde yakın zamanda gerçekleşen İzmir depremini yaşayan vatandaşlarımıza da gönüllü psikolojik destek hizmeti vermeye başladım. Böyle zor zamanlarda herkesin elinden gelen yardımı yapması gerektiğini düşünüyorum. Bu, insan olmamızın bir göstergesidir. Birbirimize ihtiyacımız var her zaman. Ankara’da okuduğum dönemde de hafta sonları düzenli olarak hayvan barınağında gönüllü olarak çalıştım. Yine o dönemde Ankara’da Down Sendromu olan çocuklara destek amaçlı açılmış bir kafede gönüllü çalışmalarda bulundum. Ankara’da üniversitemizdeki görme engelli öğrenciler için kayıt cihazına ders kitaplarını seslendirdim. Hem Türkiye’de hem de İsveç’te çocuk yurtlarında bakıcı abla, oyun terapisi gibi gönüllü hizmetler vermekteyim. İsveç’te şizofreni hastalarının aile ve yakınlarına hayatı daha da kolaylaştıracak ve stigma ile savaşacak gönüllü eğitimler veriyorum. İnsanlığa, hayvan dostlarımıza ve doğaya hizmet konusunda oldukça hassasım.
biz zaten ölmek için yaşıyoruz be hayat indir