bu da geçer ya hu tiyatro
Aşkınimkânsız girdaplarında çırpınıyor ve acı çekiyorsan eğer; umut et ki bu da geçer Ya Hû! Kırdılarsa seni, ezip geçtilerse eğer; Rabb’inin merhametine sığın, bu da geçer Ya Hû! Seni kıranlar, seni üzenler, güç ve kuvvete sahip olup zalimlik yapanlar, bilsinler ki elbet bu da geçer Ya Hû! Her varlık, her olay
Bu da geçer ya Hû! Hikayesi. Dervişin biri, uzun ve yorucu bir yolculuktan sonra bir köye ulaşır. Karşısına çıkanlara, kendisine yardım edecek, yemek ve yatak verecek biri olup olmadığını sorar. Köylüler, kendilerinin de fakir olduklarını, evlerinin küçük olduğunu söyler ve Şakir diye birinin çiftliğini tarif edip
GençYazar Uğur Saatçi Gene Trabzon'da: Bu Da Geçer Ya Hu. Trabzon'da Bir Oyunculuk Gösterisi: İstibdat Kumpanyası. Trabzon Devlet Tiyatrosu’nda Yücel Erten imzası: Deli Dumrul. Sansür. "erşan utku ölmez", aşağıdaki haber sayfalarında yer alıyor! İstibdat Kumpanyası İzmir'de. Gülmekten Ağlatan Müzikli Oyun: İstibdat
Bu da geçer ya hu. – Acısı bağrını deler de geçer. – Kurt kışı atlatır da yediği ayazı unutmaz da geçer . – Yiğidi kuru soğana muhtaç eder de geçer . – Emekliyi avuç açar hale getirir de geçer . – Neler geçmedi ki bu dar günler de geçer . – Orta gelir tuzağında debelendirir de geçer
BirkanGörgün, Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesinde okurken aynı zamanda 1997 yılında Hacettepe Üniversitesi Ankara Devlet Konservatuvarı Tiyatro Anasanat Dalı Oyunculuk Bölümüne başladı. 2001 yılında ise mezun oldu. Mezun olduktan hemen sonra Antalya ve Trabzon Devlet Tiyatrosunda sözleşmeli oyuncu olarak görev
Site De Rencontre Gratuit Et Sérieux Belgique. Yusuf BAŞTUĞ/ADANA, DHA - ADANA Devlet Tiyatrosu ADT, yeni sezonu Uğur Saatçi'nin yazıp Barış Erdenk'in yönettiği 'Bu da geçer ya hu' adlı oyunla Ömer Sabancı Sahnesi'nde 4 Ekim'de prömiyeri yapılacak 'Bu da geçer ya hu' oyunuyla ilgili konuşan ADT Müdürü Efe Ünsal, "Oyunumuz işgal acısı çeken İstanbul'un her koşulda mücadele eden insanlarını anlatıyor. Oyunun dekoru Emre Satı, kostümü Funda Karasaç, ışığı Özer Kuşkaya, müziği Emin Serdar Kurutçu ve dansları da Sibel Erdenk'e ait. Oyunda benimle birlikte Doruk Nalbantoğlu, Mazlum Taşkıran, Fırat Demirağ ve Yeliz Tekman gibi isimler rol alıyor" sezon 3'ü yetişkin, 1'i çocuk oyunu olmak üzere toplam 4 yeni oyunla seyirci karşısına çıkacaklarını aktaran ADT Müdürü Efe Ünsal, geçen yıl sahneledikleri 'Muammer Muammer', 'Küheylan' ve 'Don Kişot' oyunlarının da yine tiyatroseverlerle buluşacağını aktardı. Geçen yıl 368 kişilik salonda oyunları yüzde 100 doluluk oranıyla sahnelediklerini aktaran Ünsal, "Ayrıca Devlet Tiyatroları-Sabancı Uluslararası Adana Tiyatro Festivali'ni 21 bin 831 seyirci takip etti" diye HAZIRLIĞI SÜRÜYORSabancı Vakfı ile Devlet Tiyatroları işbirliğiyle bu sezon 19'uncusu düzenlenecek 'Devlet Tiyatroları-Sabancı Uluslararası Adana Tiyatro Festivali' ile ilgili hazırlıkların da sürdüğünü aktaran Efe Ünsal, şunları kaydetti"Hem sezon oyunlarımız hem de festival oyunlarına seyircilerimiz büyük ilgi gösteriyor. Bizi hiç yalnız bırakmıyorlar. Yine her sahnelediğimiz oyunu yüzde 100 doluluk oranıyla tamamlayacağımıza inanıyorum. Yeni sezonda seyircilerimizle buluşmayı hasretle bekliyoruz. Merhum işadamı Sakıp Sabancı'nın emaneti olarak gelenekselleşen tiyatro festivalimiz yine 27 Mart Dünya Tiyatrolar Günü'nde tiyatroseverlerle buluşacak. Hazırlıklarımız aralıksız sürüyor. Çok sayıda yerli ve yabancı tiyatro topluluğunu ağırlayacağız. Festival yine tiyatroseverlere unutulmaz anlar yaşatacak. Çok heyecanlıyız."FOTOĞRAFLI
14. Uluslararası Karadeniz Tiyatro Festivali'nin ilk oyunu "Bu da Geçer ya hu", Trabzon Devlet Tiyatrosu tarafından sahnelendi. Trabzon Devlet Tiyatrosu TDT tarafından düzenlenen, ev sahibi Türkiye'nin yanı sıra Çin Halk Cumhuriyeti, Bulgaristan, Makedonya, Yunanistan, Lübnan, Romanya ve Gürcistan'dan tiyatro topluluklarının katıldığı festival, geleneksel "festival yürüyüşü" ile başladı. Festivalin ilk oyunu "Bu da Geçer ya hu", ev sahibi Trabzon Devlet Tiyatrosu tarafından bu sahnelendi. Uğur Saatçi'nin yazdığı oyunu, Barış Erdenk yönetirken, oyunun dekoru Aytuğ Dereli, kostümleri Aylin Dinler, ışık tasarımı Nihat Bahar, dansları Sibel Erdenk, müzikleri ise Serdar Kurutçu tarafından hazırlandı. Fatih Dokgöz, Birkan Görgün, Fatih Topçuoğlu, Banu Manioğlu, Utku Ölmez, Duygu Dokgöz ve Yavuz Topçuoğlu'nun rol aldığı oyunda işgal yıllarında Anadolu yanarken, İstanbul'da bir şeyler yapmanın çabası içinde olan insanların hikayesi konu ediliyor. Festival kapsamında, Çin'in Yuju Operası "Rüzgarlı Kamelya" adlı oyunu 3-4 Mayıs tarihlerinde tiyatroseverlerle buluşacak. Muhabir Zafer Sel Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz
Dolar küresel anlamda yükselişini sürdürürken, TL'nin kırılgan yapısı dolar karşısındaki değer kaybını hızlandırdı. Dolar/TL, faiz ile döviz politikası başta olmak üzere ekonomi tercihlerine yönelik endişeler, yüksek enflasyon ve küresel resesyon korkusuyla 18 seviyesini de geride bıraktı. Daha önceleri de doların 30 TL'yi geride bırakacağına yönelik paylaşımlarıyla gündeme gelen ekonomist Selçuk Geçer bu kez de ağustos ayı ve yıl sonu için korkutan tahminlerde bulundu. "KIŞ DAHA SERT GEÇECEK" Dolar için Ağustos sonu beklentisini açıklayan Geçer, "Ağustos sonu eylül başı itibari ile benim öngörüm 20 liranın üstünde bir dolar kuru tutabilirler” ifadelerini kullandı. İktidarın uyguladığı para politikalarını eleştiren Geçer, kış aylarının daha sert geçeceğini belirterek şu ifadelere yer verdi "Kur hareketleri açısından bakıldığında da sertleşme başlar. Ben sadece enflasyonun etkisinin kura uygulanmasıyla, dolar kurunun 30 liranın kıyısına gelebileceğini düşünüyorum." "BİR ANDA DOLAR KURUNU 60-70 LİRA OLARAK GÖREBİLİRİZ" Geçer sürekli olarak yukarı yönlü hareketin gözlemlendiği Dolar/TL paritesi için uygulanan para politikları değişmezse dolarda 60-70 liranın görülmesinin mümkün olduğunu ifade etti. Eğer bu politikalarında ısrar ederlerse, kırılmanın yaşanacağını belirten Geçer, "Bu durum bizi 5 Nisan 1994’e götürür, dört beş katına kadar artışlar görürüz. Bir anda 17 olarak gördüğümüz dolar kurunu 60-70 lira olarak görürüz. Umarım öyle bir şey olmaz ancak bu işin sadece para politikaları ile yönetilmeyeceğini hala anlamış değiller. Sadece algı ve sözle yönetilemezsin" ifadelerine yer verdi.
Bu oyuna gittiğimde hiç keyfim yerinde değildi ve beğenmeyeceğimden emindim aslına bakarsanız. Tam bir huysuz olarak oyundan sıkılacağıma şartlandırmıştım kendimi. Ama beni bile canlandırıp keyiflendirdi bu oyun. George lu, Jack li karakter isimlerinden, Amerikan diyaloglarından fena halde bunalan ben Uğur Saatçi nin yazdığı Türk hikayesinden büyük keyif aldım. Hem öyle ismi komedi olsun diye komedi değildi. Trabzon Devlet Tiyatrosu nun sahnelediği oyun Karadenizlilerin espri yeteneklerini de yansıtıyordu doğrusu... Hikayesi ise Osmanlı nın son dönemlerinde geçiyor. İngilizlerin işgal ettiği İstanbul da milli mücadele başlamadan önceki Türklerin durumunu anlatıyor. Ancak bu sefer farklı bir yönden bakılan o dönemi izlerken ilk kez gülümsüyorsunuz. İşgal güçleri bile şaşkınlıkları ve kibirleriyle sempatik ve komik duruyordu. Aslında bir kaç insanın bir yandan işgal kuvvetlerine boyun eğmek zorunda olması bir yandan da kendi safça ve kimi zaman şirin mücadelelerini vermesi anlatıyor. Genel İstanbul un işgali çerçevesi içinde bir kaç kafadarın komik hikayesi diyebilirim... Ne kadar çok komik dedim değil mi? Ama öyleydi... Karakterin hayal gücüyle başlayan sahnelerde dekorların raylar üstünde sürüklenerek perde arkasına geçmesi son derece zekice ve kimi zaman komik durumlar yaratıyordu. Oyunun beğenmediğim tarafları da yok değil. Oyunun müziklerine canlı orkestra eşlik ediyor ve orkestranın sesi çok yüksek olduğu için kesinlikle şarkının sözlerini anlayamıyorsunuz. Bateri sesi resmen kafanızın içinde yankılanıyor sözleri duymak isterken. Bu yüzden şarkı kısımlarında bütün seyircilerin ilgisi dağıldı. Bir de şu "ne zaman sahnede silah görülse patlar" durumu biraz rahatsız edici olabiliyor Sahnede silah görürseniz önceden kulaklarınızı kapatın ki yerinizden zıplamayın derim ben. Ha ama mutlaka gidip keyfini çıkarın oyunun... İyi Seyirler
Gamze İrez aracılığıyla Yazara mail göndermek için tıklayın! Günümüzde en değerli şeylerden ikisi zaman ve sanat, yaşadığı şehirdeki tiyatro oyunlarını itina ile takip eden bir sanatsever olarak zaman ayırdığımız oyunun içeriğinin, oyunculuklarının, teknik imkanlarının önemli olduğunu düşünüyorum. Antares Sanat Merkezi Tiyatrosu’nun Dört Mevsim Tiyatro Salonu’nda izlediğim “Bu da Geçer Ya Hu” oyunu son zamanlarda izlediğim en yorucu oyundu. Sonda yazılacak olanı başta yazdığıma göre doğrudan nedenler konusuna gelebilirim. Uğur Saatçi’nin yazdığı oyun Adana Devlet Tiyatrosu tarafından da yakın zamana kadar oynanmış. İşgal yıllarında İstanbul’da yaşayan insanlara komik bir açıdan bakmamızı amaçlayan bir oyun. Diğer bir deyişle “işgal komedisi” olarak adlandırılıyor, işgalin komedisi olsa olsa ancak oksimoron olur. “Toprakları işgal altındayken insanlar gülünecek ne yaşamış olabilir?” diye düşünmeden edemiyor insan. Oyun başlamadan “ateşli silah kullanılacak” uyarısına rağmen özellikle ikinci perdede silah sesi çıkacak gerginliği, zaten oyuncuların sürekli bağırarak kendilerini anlatma çabasıyla birleşince “bitse de çıksam” hissi yaşamaya yetiyor. Daha önce oyun sırasında salonu bu kadar çok terk etme isteği duymamıştım. “İşgal orduları kumandanı Amiral Colthart’ın emir subayı olmak zorunda kalan Yüzbaşı Süha… Çıkardıkları mizah dergisinde Amiral’in kafasını bal kabağı olarak çizdikleri için gazeteleri kapatılan Süha’nın kardeşi Kemal ve onun arkadaşı Falih… Süha Milli Mücadele’nin, Kemal ve Falih de gazetelerinin derdindeyken Amiral’in yeğeninin aniden İstanbul’a gelişi… Birbiriyle kesişen planlar ve karışan durumlar… Anadolu, Kurtuluş Savaşı’nın ateşini harlarken, İstanbul ise işgalcilerle mücadele eden bir avuç insanın komik öyküsünü anlatmaktadır.” Oyunun konusu bilet satışı yapılan sitede bu şekilde açıklanıyor, fakat benim izlediğim oyunda Süha aşık olduğu kadını etkileme çabasında olan, Amiralin isteklerini kuzu kuzu yerine getirirken; Kemal ve Falih çıkarmak istedikleri gazeteyle ülkeye nasıl hizmet edecekler acaba dedirten davranışlar sergiliyor, bolca küfür ve yanlış anlamalar üzerine ilerleyen bir oyun. Kadının sadece cinsel bir obje olarak vurgulanması kadar, sınıfsal ayrımlara göre muamele görmesi de eleştirilecek durumlardan biri. Ses sisteminin iyi olmaması geçişlerde sık sık kullanılan müzikleri yüksek bir ses aralığında dinlemek zorunda bırakılmamız da oyuncuların bağırması kadar yorucu oldu. Sanatın en önemli dallarından bir olan tiyatro ile ilgilenenler, iyi düşünüp hareket ederken toplumsal mesaj kaygısı taşımalı bence. Oyun içinde kadının duruşu, kadına karşı yaklaşım salondan çıkmadan akılda kalacaklar üzerine kafa yorulmalı. İşgal yıllarında yaşananlar da kadının cinsel bir obje olarak vurgulanması da komedi konusu yapılamayacak kadar ciddi konulardır.
bu da geçer ya hu tiyatro