birini indirmek gibi bir arzum yok

Televizyonun yerini alarak en çok izlenen platform olan YouTube‘daki bir videoyu daha sonra izlemek için indirmek istemeniz sıkça karşılaşılan bir durum. Normal şartlarda YouTube Premium kullanıcılarına sunulan video indirme işlemini herhangi bir ücret ödemeden herkesin yapabilmesi mümkün. Adım1: TunesGo app masaüstünüzden açın. Adım 2: Tıkırtı üstünde "Online müzik" sekmesini TunesGo penceresinin sol tarafındaki tarafından. Adım 3: TunesGo app pencere üzerinde YouTube sitesini linke tıklayın. Adım 4: Arayabilir veya istediğiniz müzik indirmek için site üzerinden göz atabilirsiniz. Bu uygulama, detaylı arama seçenekleri ile bir konuşma partneri ile temasa geçmenizi sağlıyor. İsterseniz kendi dilinizi öğrenen ve ana dili İngilizce olan birini bulun, isterseniz sizin gibi İngilizce öğrenen başka birini bulup birlikte pratik yapın—seçim tamamen size kalmış. 11. Lingoglobe. Ücret: Ücretsiz. Eğer çocukta kendini ya da çevresindeki kişilerden herhangi birini ısırmak gibi bir davranış gelişmişse öncelik bu büyük zarar veren davranışlara verilmelidir. Aile ve uzmanlar tedavi sürecinde ve sonrasında her durum sabit kalmalı ve tedavi tutarlı bir şekilde uygulanmalıdır. Buindirme işlemini tamamlamak veya ileride sunulacak SOLIDWORKS Servis Paketi sürümlerini indirmek için SOLIDWORKS Arkaplan İndiricisini kullanabilirsiniz. SolidWorks Arkaplan İndiricisi otomatik olarak yeni servis paketleri güncellemelerini arkaplanda algılayabilir ve indirebilir, ve indirme tamamlanıp dosyalar kuruluma hazır Site De Rencontre Gratuit Et Sérieux Belgique. 2318 Milliyetçi ve Muhafazakar Parti MMP Genel Başkanı Ahmet Reyiz Yılmaz, Milliyetçilik ve Muhafazakarlığı Bir Çatı Altında Toplamak Amacıyla Yola Çıktıklarını Söyledi. Milliyetçi ve Muhafazakar Parti MMP Genel Başkanı Ahmet Reyiz Yılmaz, milliyetçilik ve muhafazakarlığı bir çatı altında toplamak amacıyla yola çıktıklarını Genel Başkanı Ahmet Reyiz Yılmaz, il binasının açılışı için saat Erzurum'a geldi. AVM Kültür Merkezi'nde partililere buluşan Genel Başkan Ahmet Reyiz Yılmaz salona girişinde kemençe ve horon eşliğinde karşılandı. Yaklaşık 500 partilinin, 'Başbakan Ahmet' tezahüratlarında kürsüye çıkan Genel Başkan Ahmet Reyiz Yılmaz, Başbakan olma gibi bir arzusunun olmadığını söyledi. Milliyetçi ve Muhafazakar Partisi'nin milletin içerisine düştüğü buhran, sıkıntı, fitneyi defetmek üzere kurulduğunu vurgulayan Yılmaz şunları söyledi"Bize cenabı hakkın verdiği, bilek, mal, mülk, çoluk çocuk bana o başbakanlığın veremeyeceğinden çok daha değerli ve üstündür. Biz nasibimizi aldıkta geldik. Siz merak etmeyin. Milletimizin içerisine düşmüş olduğu buhran, sıkıntı, fitne ve fesat belaları defetmek üzere kurulmuş milleti bölmeye değli milliyetçileri bir tarafa bölen muhafazakarları bir tarafa bölen ABD ve İsrail'in inadına onları birleştirmek için kurulmuştur. Biz bölünen bir milliyetçilik ve muhafazakarlık değil ikisini bir çatı altında toplamak için yola çıktık. Milliyetçiyiz diyip 20 yaşındaki evladıma kuşun sıkan hasiyetsizlerin elini sıkmayı da kabul emiyoruz. Bir milliyetçi partinin genel başkanı, taş atan çocukları, PKK sempatizanı olan ve şehirleri yakıp yıkan, polise askere el kaldıran dükkanların camını çerçevesini indiren genç nesli PKK'lıları 'çocuktur onları da affedin' diyen bir milliyetçiliği de kabul konuşmanın ardından Milliyetçi ve Muhafazakar Parti Genel Başkanı Ahmet Reyiz Yılmaz konvoy eşliğinde Demirevler semtindeki parti binasının açılışını yaptı. Belediyenin işlettiği taşocağının izinsiz çalışma yaptığını iddia eden Orman İşletme Şefi görevden alındı Fenerbahçe taraftarlarından Ali Koç'u kızdıracak video! Yarım milyona yakın görüntülenme aldı AK Parti İstanbul İl Başkanı Kabaktepe İstanbul'da AK Partili belediyelerdeki işçilere yüzde 80 zam yapılması kararlaştırıldı Kaynak DHA Politika, Güncel, Son Dakika Son Dakika › Güncel › Reyiz Yılmaz Başbakan Olma Gibi Bir Arzum Yok - Son Dakika Bu haber Demirören Haber Ajansı tarafından hazırlanmış olup habere tarafından hiçbir editöryal müdahalede bulunulmamıştır. Demirören Haber Ajansı tarafından hazırlanan bütün haberler sitemizde hazırlandığı şekliyle otomatik servis edilmektedir. Bu nedenle haberin hukuki muhatabı Demirören Haber Ajansı kurumudur. Son Dakika Milliyetçi ve Muhafazakar Parti MMP Genel Başkanı Ahmet Reyiz Yılmaz, milliyetçilik ve muhafazakarlığı bir çatı altında toplamak amacıyla yola çıktıklarını söyledi. MMP Genel Başkanı Ahmet Reyiz Yılmaz, il binasının açılışı için saat Erzurum'a geldi. AVM Kültür Merkezi'nde partililere buluşan Genel Başkan Ahmet Reyiz Yılmaz salona girişinde kemençe ve horon eşliğinde karşılandı. Yaklaşık 500 partilinin, 'Başbakan Ahmet' tezahüratlarında kürsüye çıkan Genel Başkan Ahmet Reyiz Yılmaz, Başbakan olma gibi bir arzusunun olmadığını söyledi. Milliyetçi ve Muhafazakar Partisi'nin milletin içerisine düştüğü buhran, sıkıntı, fitneyi defetmek üzere kurulduğunu vurgulayan Yılmaz şunları söyledi "Bize cenabı hakkın verdiği, bilek, mal, mülk, çoluk çocuk bana o başbakanlığın veremeyeceğinden çok daha değerli ve üstündür. Biz nasibimizi aldıkta geldik. Siz merak etmeyin. Milletimizin içerisine düşmüş olduğu buhran, sıkıntı, fitne ve fesat belaları defetmek üzere kurulmuş milleti bölmeye değli milliyetçileri bir tarafa bölen muhafazakarları bir tarafa bölen ABD ve İsrail'in inadına onları birleştirmek için kurulmuştur. Biz bölünen bir milliyetçilik ve muhafazakarlık değil ikisini bir çatı altında toplamak için yola çıktık. Milliyetçiyiz diyip 20 yaşındaki evladıma kuşun sıkan hasiyetsizlerin elini sıkmayı da kabul emiyoruz. Bir milliyetçi partinin genel başkanı, taş atan çocukları, PKK sempatizanı olan ve şehirleri yakıp yıkan, polise askere el kaldıran dükkanların camını çerçevesini indiren genç nesli PKK'lıları 'çocuktur onları da affedin' diyen bir milliyetçiliği de kabul etmiyoruz. Yapılan konuşmanın ardından Milliyetçi ve Muhafazakar Parti Genel Başkanı Ahmet Reyiz Yılmaz konvoy eşliğinde Demirevler semtindeki parti binasının açılışını Haber Ajansı / Güncel Politika Güncel Haberler Oluşturulma Tarihi Nisan 18, 2008 0000Irmak Ünal, aşk konusunda şansının yaver gitmediğini Ünal fotoğrafları Kanal D'nin sevilen dizisi "Arka Sokaklar"ın ekibine dahil olan Irmak Ünal, aşk konusunda şansının yaver gitmediğini söyledi. Ünal, "Aşktan korkuyorum! Aşkın bir hastalık olduğuna inanıyorum. Nasıl istemeden grip oluyorsan, işte aşk da öyle bir şey. Aşk, insanın kimyasını bozuyor" "Arka Sokaklar"dan bahsedelim. Nasıl gidiyor dizi?- Bu, kadrosuna dahil olmaktan çok mutluluk duyduğum bir proje. Şimdilik her şey çok güzel gidiyor. Canlandırdığınız karakterden biraz bahseder misiniz? - Seyhan adında bir avukatı canlandırıyorum. Güçlü biri... Kendine has kuralları olan, dünyaya geniş birpencereden bakan ve kendi ayakları üzerinde duran bir kız. Bu projeyi kabul etmenizin sebebi ne?- Açıkçası bu sene dizi yapmak gibi bir niyetim yoktu. Beni çok heyecanlandıracak bir teklif de gelmemişti. Ama "Arka Sokaklar" denince tereddüt etmedim çünkü kadrosuyla, senaryosuyla çok başarılı buluyordum. Ekibe sonradan dahil olmanın zorlukları yok mu?- Ben "Acı Hayat" dizisine de sonradan katılmıştım. O yüzden alışkınım. Ayrıca "Arka Sokaklar" ekibi o kadar uyumlu ki, hiçbir sıkıntı yaşatmadılar bana... Peki gerçek hayatta da dizide canlandırdığınız avukat kadar güçlü biri misinizdir? - Kıyaslama yapmayayım, ama kendi ayaklarımın üzerinde durmak gibi bir arzum vardı ve bunu gerçekleştirdim. Her zaman da yaptığım işi en iyi şekilde sonuçlandırmak isterim. Uzun süre Amerika’da yaşadınız. İstanbul’un arka sokaklarını bilir misiniz?- Biliyorum desem yalan olur. Öğrenmeye çalışıyorum. Bu diziden dolayı daha çok okumaya ve gözlemlemeye başladım. Zaten ben İstanbullu da değilim, Ankaralıyım. Dolayısıyla bu İstanbul’daki beşinci yılım. Hálá öğrenme, keşfetme aşamasındayım. Bir de gördüğüm kadarıyla İstanbul’un kimi arka sokakları güzelliklerle doluyken, kimileri pek çok acıyı barındırıyor. Dizinin bunları gözler önüne sermesi de çok hoşuma başka ülkelerde, başka şehirlerde yaşadıktan sonra İstanbul’a kolay alışabildiniz mi?- Doğrusu İstanbul’a alışmak çok zamanımı aldı. Ama artık her şey yolunda... Seviyorum büyük şehirde yaşamayı. Sizce "Arka Sokaklar" izleyicilere mesaj veren bir dizi mi? - Evet, üstelik de bence çok iyi, çok net mesajlar veriyor. Aynı zamanda dizide bizi koruyan polislerin özel hayatlarını, acılarını, sevinçlerini ve işbaşındayken yaşadıklarını göstermesi açısından da çok yönlü bir senaryosu var. Gelelim tiyatroya... "Çapraz Aşklar" oyunu nasıl gidiyor?- Çok iyi gidiyor, tiyatro sahnesinde olmaktan çok keyif alıyorum. İlk turnemi gerçekleştirdim. Antakya, Tarsus ve Adana’ya gittik. Tepkiler çok güzeldi. Turnenin ne kadar keyifli bir şey olduğunu anladım yani... Oyuncular genelde tiyatro yapmaktan korkar... Ya siz?- Ben tiyatroya korkulu gözlerle bakmıyorum. Tiyatro eğitimi almış bir insan için korkulacak bir durum yok ki... Ben ilk tiyatro yapmaya başladığımda, diğer arkadaşlarımdan iki kat fazla çalışmam gerekti. O dönem yaşadığım da korku değil, heyecandı. Oyuna gelen tepkiler nasıl?- Çok güzel şeyler duyuyorum. Bir de komedi oynuyorum bu kez ve bana acayip keyif veriyor. Benim çok ciddi bir yüz ifadem olduğu için insanlar tarafından farklı algılanıyorum... Oysa öyle asık yüzlü biri dışarıdan bakıldığında çok sert bir kadınmış gibi görünüyorsunuz. İnsanlar size yaklaşmaktan çekiniyor mu? - Aslında söylemek istediğim tam anlamıyla bu... Çekinmek bir yana "Aa, bu kadın çok kötü bakıyor. Burnu kalkmış, indirmek lazım" der gibi yaklaşıyorlar. Bu bir önyargı... Ben nasıl tanımadığım birini sadece dış görünüşüne göre yargılayabilirim ki? Duruşunun sert olması, o kişinin küstah veya kendini beğenmiş olmasını gerektirmez... İnsanların artık "Irmak Ünal"ı tanıdığını düşünüyor musunuz?- Kesinlikle... Anlamak isteyenler, ulaşmak istediklerim beni zaten anlıyor. Dört senedir çok zor bir piyasada çalıştığımı düşünüyorum. Daha da tanıyacaklar. Özellikle oynamak istediğiniz bir karakter var mı desem...- Osmanlı döneminin çok fazla irdelenmediğini düşünüyorum. Osmanlı dönemiyle ilgili bir film yapılırsa, rol almayı çok isterim. Çok güçlü kadın karakterler var Osmanlı tarihi içinde. Böyle bir film beni çok heyecanlandırırdı açıkçası... Çok klasik olacak ama, oyunculukta kurallarınız var mı?- Bu başıma çok bela olan bir soru! Ben net konuşan biriyimdir çünkü ve bana göre oyunculukta kural olmaz. Ben nasıl ki kahve içmeyi en doğal şekliyle beyazperdeye ya da ekrana yansıtmak durumundaysam, aşkı ve nefreti de aynı şekilde yansıtmam gerekir. AŞKTAN KORKUYORUM Aşk için neler söyleyeceksiniz?-Aşktan korkuyorum! Aşkın bir hastalık olduğuna inanıyorum. Grip olursun ama sen istemeden olursun, aşk da işte öyle bir şey. Çok fazla düşünüp altını üstünü kurcalamamak gerekiyor. Aşk diye bir şey var ve kimyamızı dönmekleçok iyi yapmışım "Bağımsız Sinema Bağımlıları" adı altında bir ekip kurdunuz. Biraz da bundan bahseder misiniz?- Hep aynı fikirlerle bir araya gelmiş isimlerden oluşuyor bizim ekibimiz. Sinema alanında her ne kadar gelişim göstersek de bu sektör Türkiye için yeni... Şikayet etmek yerine biz ne yapabiliriz diye düşündük. Elimizde bir-iki tane senaryomuz var. Belki de kendi filmimizi kendimiz çekeriz. Türk sinemasını nasıl değerlendiriyorsunuz?- Çok yerinde bir karar alarak ülkeme döndüğümü düşünüyorum. Çok azimliyim. Her geçen gün çok daha güzel işler, oyuncular ve senaryolar çıkıyor. Demek ki iyi dönemdeyiz. Irmak Ünal, Kanal D’nin ilgiyle izlenen dizisi "Arka Sokaklar"ın ekibine dahil oldu. Dizide son derece ciddi bir avukatı canlandıran oyuncu, gerçek hayatta da "asık yüzlü kadın" olarak tanınmaktan şikayetçi... Ünal, "Bana ’Aa, bu kadın çok kötü bakıyor. Burnu kalkmış, indirmek lazım’ der gibi yaklaşıyorlar. Bu bir önyargı" diyor. Muhsin Akgün / MAStüdyoOluşturulma Tarihi Ocak 27, 2019 0830Mehmet Aslantuğ az konuşan ama konuştuğunda da lafını esirgemeyen isimlerden. Oyunculuğu kadar Arzum Onan’la evliliği de ilgiyle takip ediliyor. Yeni dizisi Kardeş Çocukları’ için buluştuk. Birlikte geçmişin muhasebesini yaptık, yıllara meydan okuyan aşkın sırlarından ülke gündemine oyuncu, cool adam, iyi baba, mutlu eş... Sadece filmlerde olur gibi! Ne kadarı gerçek bu profilin?- İyi olup olmadığımı veya ne kadar iyi olduğumu ben tespit edemem ki. Sana gerçekliğimi anlatayım... Bildiğim şu ki; çocukluğum dahil, içimde sakladığım başka bir ben hissetmedim. Olsaydı, bir yerinden yakalardım galiba! Ayrıca cool filan da değilim, sahiden değilim!50’lerin ortasındasınız, birlikte bir hayat muhasebesi yapsak... - Doz aşımı pişmanlıklarım yok gibi hissediyorum ama benim de güzel hatalarım var, muhtemelen hepimizde olduğu sırrını çözdünüz mü?- Ne gezer Hakan’ım! Satılacak bir Ferrari almaya hiç teşebbüs etmedim ki... Biraz şiirden, öyküden, biraz denizden, kayıktan, biraz ayakta tutmaya çabaladığım film atölyesinden geçen çocuksu sevinçlerden ibaret bir adamım. İçinizde ukde kalan şeyler var mı? - Kendimi tiyatrodan eksik, uzak tutmuş buldum. En azından şu ana kadar. Bundan sonrasına umarım... Çalışıyoruz!Neleri özlüyorsunuz?- Vicdanı ve ahlakı! Akılla kirletilmeyen bir dünyaya rağmen temiz kalmaya dair iradeyi!MASAMDA KUŞ SÜTÜ ARAMAM Şu an hayatınızdan memnun musunuz?- Sırça köşk adamı değilim. Masamda kuşsütü aramadım, aramam. Bir paranın üstünde oturduğum filan da yok! Hep birlikte iyiysek ne âlâ, değilsek rağmen iyiyim’ deme şımarıklığım hiç olmadı. Memnun olacağımız daha iyi günlerimiz olmalı, olacak!İçinde yaşadığımız ülkeye dair ne söylersiniz?- Muhalif biriyim. Sadece yanlışların muhalifiyim. Dolayısıyla muhalif partili değilim, muhalifim! Partizanlık üzerinden muhalefet benim işim değil. Herhangi bir partiye tutunan iktidar arayışıyla doğrudan ya da dolaylı beklentim yoktur! Bu ülkenin vatandaşı olan herhangi bir siyasal ya da ideolojik blokun, diğer bloku dökeceği bir denizi de yok! Olmayacak da! Denize dökülmesi gerekenleri birlikte döktük. Hatırlatacağımız, çözeceğimiz, hesap göreceğimiz ne varsa zemini hukuktur, seçimdir, sandıktır. Yani demokrasidir. 2019’un ilk haftalarında gelecekle ilgili beklentileriniz neler? - Enseyi karartmadan çalışıp umudu diri tutmak. Çocuklarımız için! Onların, bu kadim topraklara ait olmaktan gurur duymalarını sağlamaktan başka çaremiz yok. Mümkün!Erozyon sadece bir toprak kayması değildirDeğiştirmek istediğiniz şeyler var mı?- Umudu dağıtan, karartan, çökerten her şeyi!Oğlunuz Can’ın geleceğiyle ilgili hayalleriniz, kaygılarınız var mı?- Belki sık tekrarlıyorum bu tarifi, okurlarımız bağışlasın. Ben yetim büyüdüğüm için, Can da tek evlat olduğu için, evlada geç, ölüme erken davranmış babaların yükü var omzumda, hayallerim de var, kaygılarım da... Birlikte omuz omuza verir, bakınca hem siz, hem eşiniz çok kibar görünüyorsunuz. Çok düzgün bir Türkçeyle konuşuyorsunuz. Bu haliniz bile eleştiriliyor. Sizce neden?- Ağabeylerimize bak bir de... Ne kadar centilmenler, ne güzel konuşuyorlar. Erozyon sadece bir toprak kayması değildir! Sosyal, toplumsal olanları da yaşarız. İşte öyle olunca, sorduğun üzere, “Ve bu bile sizce neden eleştiriliyor” olur. Hiç delidolu anlarınız olmuyor mu? - İnsanlar yaşadıkları iklimlere benzermiş. Ben de Karadeniz’de büyüdüm. Çocukluğumdan beri delidolu yanlarımı çimdikler dururum. Sadece başkalarının gözüne sokmam. Evde de birbirinize siz’ diye mi hitap edersiniz? - Hay Allah gülüyor! Bu işte bir terslik var ama neyse. Aslına bakarsan büyüklerimiz de öyleymiş. Çocuklarını da kendi büyüklerinin yanında sevemezlermiş. Zamanla bazı kurallar güncelleniyor üretim irtifa kaybettiÜlkedeki kültürel ve sanatsal üretime bakışınız ne? - Epeyce irtifa kaybetti ama sağlam bir toparlanmaya da aday bir neslin ayak seslerini duyabiliriz yavaş yavaş. Bir keresinde ”Eskiden beri sektörün yaslandığı zeminden, eşitlendiği seviyeden yana dertlerim var” demiştiniz. Şimdi ne düşünüyorsunuz? - İçerik olarak fazla değişen bir şey yok. Zamana ihtiyaç var. Teknik olarak geliştik. Oyunculuklar ise eskiye göre daha dinamik, çok daha donanımlı. Gündemdeki sinema tartışmasının neresinde duruyorsunuz? - Mısır ticareti’ üzerinden bilet fiyatlarını indirmek ve bu adımla filmcinin hakkını küçültmeye kalkmak abesle iştigal tabii. Kimse de yutmaz şüphesiz. Ancak bağımsız ve nitelikli filmler için de asgariden kılı kıpırdayan sorumluluklar bekliyoruz, şu tarih ve vizyon kapatarak sistemi iştahla tıkayan biraz romantiğim de, o kadar da değil be abi!Şu sıralar üç reklamda birden seslendirme yapıyorsunuz. Kadınlar konusunda ses tonunuzun faydasını çok gördünüz mü?- Gördüğümü fark etmeden Arzum’u fark romantik misiniz yoksa bu bir imaj mı?- Biraz ben, biraz da imaj herhalde. Tamam biraz romantiğim de, o kadar da değil be abi! Ben bile sıkıldım bu denli romantik yorumlardan, sorulardan... Sizinki nasıl bir aşk hikâyesiydi de 25 yıla taşındı? - Ooo! Ne 40’lar, 50’ler var... Değer vermek, değer katmak ve saygıya ihtiyaç var, malum... Aşk, sadece ezberlendiği sayfalardan ibaret olmasa gerek. Ayrıca, şöyle demişti Sıcak Saatler’in yazarı Ahmet Yurdakul, Sedat Yalçın’ın yüzüne yüzüne, “Her aşkın içinde bir tür savaş vardır ve aşk bazen, savaş kadar çetrefildir, sakın unutma!”Sosyal medyada herkesin uzun namlulu topları varToplumun ruh halini nasıl yorumluyorsunuz?- Yorgun ve ümitsiz. Kabaca vahşi kapitalizmin cilveleri bunlar. İpotek altına almadığı değer, ilişki bırakmadı. Sosyal medyadaki linç ve kutuplaşma hali hakkında ne düşünüyorsunuz? - Orası yeni, gerekli ve işlek olduğu kadar fütursuzluktan da beslenmeye yatkın çünkü. Şehvete kapılmaya kapı aralayan müritler de barındıran ama gerçek hayatta aynısını yapmaktan çekinen bir ruh halinin de özgürleştiği bir alan. Epeyce cephe gerisi sayılır. Herkesin çok uzun namlulu topları sanat dünyasındaki kutuplaşmaya bakışınız ne? - Anlaşılabilir. Hak verdiğim için böyle demiyorum. Tespitim bu!Bundan çekiyor musunuz? - Hayır. Bağımsızım. Sözü açığa saklı bir adam da değilim. Sözü küfürlü bir adam da, çıkar kovalayan da... Yani çektiğim bir şey yok. Özlediğim şeyler şeylerden biri, sanat ve siyasetin bazen iç içe geçmesi...- Sanatçının, siyasete taraf ya da kefil olmasının tek sebebi çıkardır. Masum olanları vardır elbette ama istisnadır ve sağlam bir saflık barındırır. Sanatçının politik duruşu olmalıdır lakin ne iktidarla ne de siyasi muhalefetle el ele tutuşarak olmalıdır bu.Devlet ana’dan beklentilerimiz varYeni diziniz Kardeş Çocukları’nın nesi sizi cezbetti?- Buradaki karakterim temsil ettiği düzenden bağımsız, kişisel serüveni, duyguları hariç, ipoteksiz bir karakter. Böyle birini özlemiştim doğrusu. Dizinizin fragmanlarında iki kadının maruz kaldığı şiddeti görüyoruz. Şiddetle ilgili neler söylersiniz?- Sıkıştığı yerden bu türden ses veren erkekler için devlet ana’dan beklentilerimiz var. Cezai yaptırımlara ihtiyaç var. Sizce şiddetin sebeplerinden biri ataerkil yapı mı? - Hayatın maddi cömertliğinden erkeği sorumlu tutan kadın anlayışına da küçük bir not düşmüş olalım. Kadından erkeğe doğru işleyen psikolojik şiddetin de altını çiziyorlar sosyolog-psikologlar ve diyorlar ki; etki-tepki oranı dikkat çekici seviyelerde. Ekonomik yönden baskı altında olan, yüklendiği veya ona yüklenen rolün gereklerini yerine getiremediğini düşünen çaresizlik, bu türden dokunuşlarla daha kolay, sık ve şiddetli patlıyor! Habertürk yazarı Fatih Altaylı, darbe girişiminin planlayıcısı olmakla suçlanan Fethullah Gülen'in 24 Ekim 2013'te gazetelere verdiği "teşekkür ilanı" ile ilgili olarak Ekrem Dumanlı'nın kendisini aradığını söyledi. Dumanlı'nın "Fatih biliyorsun, hocaefendinin kardeşi vefat etti. Ben de şu anda hocaefendinin yanındayım. Telefonu vereyim de bir başsağlığı dile arzu edersen" dediğini aktaran Altaylı, "Ekrem’ciğim, teşekkür ederim aradığın için ama Fethullah Bey’e başsağlığı dilemek gibi bir arzum yok. Eğer böyle bir niyetim olsaydı zaten ben kendisini arardım. Hiç gerek yok başsağlığı dilememe. Ona yeterince başsağlığı dileyen vardır zaten. Benimkine ihtiyacı yoktur' dedim ve kapattım telefonu" diye yazdı. Star'ın yayın yönetmeni Ekrem Dumanlı beni aradı, "Fethullah Gülen'e geçmiş olsun demek ister misin" dedi...Fatih Altaylı'nın "Bazen kabalaşmak mı lazım!" başlığıyla yayımlanan 25 Haziran 2017 yazısı şöyleStar Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Nuh Albayrak, dün bir olayı köşesine elebaşısı Fethullah Gülen’in “makbul” sayıldığı yanlış hatırlamıyorsam ağabeyi günlerde Ekrem Dumanlı, Nuh Albayrak’ı arıyor, “Fethullah Gülen yanımda” diyerek telefonu Gülen’e veriyor ve Nuh Albayrak da başsağlığı dilemek zorunda da Gülen’in gazetelere verdiği çarşaf çarşaf ilanda arayıp başsağlığı dileyenler arasında Nuh Albayrak’ın da adı günleri çok net ihtimalle aynı gün Ekrem Dumanlı beni de detaylı biçimde oturuyorum. Telefonum bir numara tanımadığım numaraları pek açmam ama açacağım tuttu.“Buyrun” dedim.“Fatih’ciğim ben Ekrem Dumanlı.” ile Başbakan’ın seyahatlerinden tanışıyoruz ama beni pek aramışlığı yok o güne kadar.“Merhaba Ekrem. Hayırdır?” dedim.“Fatih biliyorsun, hocaefendinin kardeşi vefat etti. Ben de şu anda hocaefendinin yanındayım. Telefonu vereyim de bir başsağlığı dile arzu edersen” ne yapılır?Efendi, terbiyeli bir insan böyle bir durumda “Tamam” der ve bir başsağlığı diler değil mi?Peki ben ne yaptım?“Ekrem’ciğim, teşekkür ederim aradığın için ama Fethullah Bey’e başsağlığı dilemek gibi bir arzum yok. Eğer böyle bir niyetim olsaydı zaten ben kendisini arardım. Hiç gerek yok başsağlığı dilememe. Ona yeterince başsağlığı dileyen vardır zaten. Benimkine ihtiyacı yoktur” dedim ve kapattım bir kabalığı yapmasaydım, büyük ihtimalle benim de adım o ilanda Gülen’i arayıp başsağlığı “diletilenler” arasında yer pek hoşlanmam ama bazen gerekli oluyor Genelde ölümlere saygım vardır. Rast gelirsem hiç tanımadığım insanların bile cenazesine katılmaktan, başsağlığı dilemekten çekinmem. Ama zorla başsağlığı dilemek de bana göre değil.

birini indirmek gibi bir arzum yok